Barış Hemen Şimdi!
Roboski katliamının üzerinden tam bir yıl geçti. Hükümet bir yılda tüm uyutma taktiklerini denedi. Defalarca gündemi değiştirmeye çalıştı. Bu taktiği tutmadığında, Roboskilileri suçladı, hakaret etti. Ölenlerin sivil olmadığını ilan etti.  Roboski’de yakınlarını kaybedenleri suçladı, ölen gençler için yasını tutan, bu cinayetin ölenlere bir hakaret olduğunu söyleyen aile üyelerini göz altına aldı.

ODTÜ'de Başbakan'ın okula gelişi vesilesiyle yapılan protesto ve polisin öğrencilere yönelik saldırısının ardından polis şiddetini aklayan, öğrencileri suçlayan, tüm protesto gösterilerini "terör" örgütü suçlamasıyla karalayan zihniyetin hedef gösteren yaklaşımları kapladı. Oysa olan basitçe şudur:

Birçok işçi ve öğrenci örgütünün çağrısıyla 25 Aralık günü Beyazıt Meydanı'nda gerçekleştirilen eylemle yeni YÖK tasarısı protesto edildi.

Uzun süredir “YÖK'te reform” denilerek tartıştırılan tasarı; üniversite bünyesindeki akademik ve idari personeli güvencesizleştiren, kâr getirisi olmayan bölümlerin kapatılmasının önünü açan, araştırmacıları “ticari değeri olan” konulara yönlendirerek üniversitede üretilen “kârlı” bilimsel çalışmaları 'patentleyecek” Bilgi Lisanslama Ofisleri'nin kurulmasını sağlayan değişiklikler içeriyor. Üniversiteleri şirketleştiren tasarıda ne öğrenciler ne de üniversite emekçileri açısından hiçbir olumlu gelişme yok. YÖK derhal kapatılmalıdır.

ODTÜ'de yaşanan olaylardan sonra çeşitli üniversite rektörleri polisin şiddetini kınamak yerine olaylardan öğrencileri sorumlu tutan bir metin yayınladılar. MSÜ Güzel Sanatlar rektörünün de bu metni imzalaması üzerine öğrenci ve öğretim görevlileri Fındıklı kampüsünde bir protesto gerçekleştirdiler. Özel güvenlik personelinin okulun giriş kapılarını kapatma girişimine rağmen öğrenciler okula girerek “Yalaka rektör istemiyoruz” sloganlarıyla rektörlük binasına yürüyüş yaptı. Rektör Karayağız odasından çıkarak imza verdiği metni tekrar okudu ve öğrencilerin yanlış anladığını iddia etti. Öğrencilerin tepkisi üzerine ODTÜ'de yaşanılanlara dair herhangi bir görüntü izlemediğini itiraf edince “yazıyı geri çek” sloganlarıyla ODTÜ'lülerden özür dilemesi istendi.

Alper Koç
Kuvvetler ayrılığı fikri, devlet bürokrasisinin yasama, yürütme ve yargı olarak üç temel hizmet üzerinden ayrıştırılmasını ve bu hizmetleri icra eden devlet görevlilerinin birbirlerinin yetki alanına müdahale etmemesini savunur. Kavram özellikle devlet yöneticilerinin eylemlerinin uzmanlık eğitimi almış yargıçlar tarafından bağımsız şekilde denetlenmesi ve gerektiğinde iptal edilmesini öngören 'yargı bağımsızlığı' kavramıyla birlikte anılır. Kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı demokrasinin tartışılmaz bir kuralı olarak görülür.

2012’de yaşananlar Kürt sorununda çözümsüzlüğün şiddetli sancıları kadar savaşın korkunçluğunu ve barışın acil gerekliliğini de ortaya koydu. Kürtler direne direne elde ettikleri kazanımları artırırken Batı’da güçlü barış hareketi ağırlığını koyduğu takdirde 2013 çözümün yılı olabilir.

2012 yılı, dünyada krize karşı işçi direnişleri, Arap devrimlerinin Suriye halkasının etkisi ve Türkiye’de Kürt sorununun can yakıcı düzeyiyle belirlendi.

Avrupa çapında 14 Kasım grev hareketi, küresel kapitalizmin krizinin faturasını işçi sınıfının ödemek istemediğini gösteren en etkili eylem oldu.

Tunus’ta Muhammed Bouazizi’nin 17 Aralık 2010’da kendini yakmasıyla başlayan ve tüm Ortadoğu’yu saran politik devrim dalgasının patlak vermesinden bu yana iki yıl geçti. Bölgedeki tüm halkların kaderlerini kendi ellerine almak için sokaklara döküldükleri süreç 2012’de de büyük mücadelelere sahne oldu.

Küresel kapitalizm kendi yarattığı krize 2012’de de çözüm bulamadı. Avrupa’da işçi hareketi kemer sıkma politikalarına grev ve militan mücadelelerle yanıt verirken, Yunanistan’da neo-nazilerin yükselişi kaygı uyandırdı.

2012’de dört kıtada milyonlar iklim felaketlerinin mağduru oldu. Aşırı yağışlar ve selleri, kuraklık ve şiddetini gittikçe artıran fırtınalar izledi. Buzulların erimesi hızlanırken, dünyanın ısısı da fosil yakıtların kullanımı yüzünden artmaya devam etti. Doha’da toplanan iklim zirvesinden ise hiçbir somut önlem çıkmadı.

Rakamlar henüz açıklanmadı ama geçtiğimiz yıl boyunca dünyadaki silahlanma yarışının hız kazandığı gözle görülür hale geldi. Balistik füze sistemleri geliştirilip yaygınlaştırılırken, hemen her devlet yeni bir dünya savaşına hazırlanırcasına silahlandı.

Arife Köse
Sanatçılar Girişimi, "Reddediyoruz/Ferman Padişahın Ülke Bizimdir" sloganıyla Bostancı Gösteri Merkezi'nde Büyük Buluşma isimli bir etkinlik düzenledi. Etkinlikte "antiemperyalist, yurtsever askerler" selamlandı, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganları atıldı, Ahmet Kaya için şarkı söylemek isteyen Melike Demirağ yuhalanarak sahneden indirildi, Levent Kırca kadınları aşağılayan cinsiyetçi sözler etti.

Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası