Roni Margulies
Bu yıl doksan yaşına basacak olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin sağlığı ne durumda?
Şu son birkaç gün ve hafta yapılan test sonuçlarına bir bakalım.
Yargıtay kadın avukatların başörtüsü ile mahkemeye girebileceği kararını verdi.
Ahmet Türk, Ermeni soykırımı hakkında bir soruya cevaben, Kürtleri kastederek, televizyonda “Dedelerimizin elleri kanlı, özür dilerim” dedi. Türkiye devletinin de özür dilemesi gerektiğini söyledi.
Başbakan, “İmralı beklentilerimizi karşılama doğrultusunda adım atıyor” dedi. Bir insana bir adanın adıyla hitap etmesinin gülünçlüğü bir yana, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümeti merkez medyanın hâlâ “teröristbaşı” diye söz ettiği kişiyle açık açık görüşüyor, müzakere ediyor, birlikte yol haritaları çiziyor.
Hürriyet gazetesi tutuksuz yargılanan bir tümgeneralin yurtdışına çıkış yasağı olduğundan yakınıyor, “Ya savaş çıkarsa” diye feryat ediyor. Üst düzey subayların önemli bir kısmı cezaevinde olduğu için Başbakan bile “Savaşa girersek ne halt ederiz?” diye kaygılanıyor!
Bu testler o kadar çok oldu ki, Türkiye televizyondaki hastane dizilerine benziyor.
Ve bütün testler aynı teşhise yol açıyor: “Hastanın durumu vahim. Resmî ideolojisi iflas etti ve kendini yenileyemiyor”.
Bu hasta devletin kuruluş ideolojisi, doksan yıldır toplumsal çimento görevi gören resmî ideoloji, on beş yıldır çatırdıyor. Her bir unsuru sorgulanıyor, sorgulanan her unsur çorap söküğü gibi başka unsurların da sorgulanmasına, reddedilmesine yol açıyor.
Son birkaç gün ve haftanın yukarıda verdiğim küçük örnekleri Kemalizm’in en kutsal dokunulmazlarına artık ne kadar sık dokunulduğunu gösteriyor. Devletin bütün kuruluş ilkeleri var bu örneklerde: Türkiye Türklerindir, Kürt yoktur, Ermeni Soykırımı yoktur, dindarlar ancak evlerinde dindar olabilir, ordu bu milletin koruyucusudur ve dokunulmazdır.
Resmî ideolojinin kırılması, toplumsal tabanının ortadan kalkması bu devleti öldürmez.
Ama zayıf düşürür.
Her türlü muhalefetin önünü açar.
Çok daha köklü değişiklikler isteyen herkesin işini kolaylaştırır.
Her zaman farkında olamıyoruz, ama değişime çok açık, çok heyecan verici bir dönemde yaşıyoruz.