Volkan Akyıldırım

Kürt kimliğinin ve dilinin tanınması, Türkiye’nin en büyük sorunun çözmeye yeter mi? Milyonlarca Kürt için AKP’nin bugüne kadar attığı adımlar karşısında neden hala güvensizlik duyuyor? Kürt siyasi hareketi “statü istiyoruz” derken neyi talep ediyor? Kürdistan’ın özerkliği neden egemen sınıfın bütün partilerinin ve devletin hışmını topluyor?

 

Batı’da yaşayan işçilerin, yoksulların ve özgürlükten yana olan herkesin anlaması gereken gerçekler var:

Fırat’ın doğusuna geçtiğiniz anda oranın ayrı bir ülke olduğunu görürsünüz. Ayrı bir dil, ayrı bir kültür, Batı ile bütünüyle farklı sosyal ve iktisadi koşullar. Misak-ı milli sınırları içerisinde Türkiye’nin herhangi bir parçası olarak sunulan bu coğrafya Kuzey Kürdistan’dır.

20. yüzyılın başında, imparatorluklar tarihe karışıp birçok ulus-devlet kurulurken, Kürdistan 1. Dünya Savaşı’nın ardından kendini 4 parçaya bölünmüş bulur. Ortadoğu’nun sınırları İngiliz emperyalizmi tarafından cetvelle çizilirken, Kürtlerin yaşadığı coğrafyada Türkiye, Irak (Güney Kürdistan), İran (Doğu Kürdistan), Suriye (Batı Kürdistan) ve SSCB ulus-devletleri hakim olmuştur. Kürdistan uluslararası bir sömürge haline gelmiştir. Eski SSCB’nin hakimiyetindeki küçük alan bir kenara bırakıldığında Kürdistan bir asır önce 4 parçaya bölünmüş ve her bir parçadaki devlet sömürgeciliği baskıyla uygulamaya başlamıştır.

1924’te Türkiye sınırları içerisinde yaşayan herkesin Türk olduğu fikri cumhuriyetin ilk anayasasının özü olarak dayatılana kadar, hem resmî hem de gündelik dilde Kürtlerin yaşadığı coğrafya Kürdistan olarak adlandırılmıştır. Mustafa Kemal ve arkadaşları, cumhuriyet kurulurken Kürtlere özerklik (muhtariyet) sözü vermiş ancak iktidarı aldıktan sonra inkâr, imha ve asimilasyon denen sömürgeleştirme sürecini başlatmıştır. Bu politika başından itibaren Kürt ulusal direnişiyle karşılamış, PKK ortaya çıkana kadar Kürtler 28 kez ayaklanmış ve her ayaklanma kanla bastırılmıştır.

Kuzey Kürdistan’ın yer altı ve yerüstü kaynakları Türk burjuvazisi tarafından talan edilirken, Kürdistan işçi sınıfı ucuz iş gücü olarak kullanılmıştır. On yıllar boyunca Kürdistan’a Türk burjuvazisi tarafından herhangi bir yatırım yapılmamış, Batı ile Doğu arasında derin bir eşitsizlik sürdürülmüştür. Kürtler Ankara’dan atanan valiler, yani sömürge valileri tarafından yönetilmiştir. Kürtçe şehir ve köy adları silinmiş, yerine Türkçe isimler konmuştur. Türk ordusunun en büyük silahlı gücü bölgede konumlandırılmıştır. Kürtlerin her türlü siyasi örgütlenmesi zorla dağıtılmış, kurdukları tüm partiler kapatılmıştır. Kürt dili, kültürü ve kimliği üzerindeki baskı, sömürgeciliğin ekonomik ve siyasi saldırısının bir parçası olarak uygulanmıştır.

Resmi ideoloji, kemalist eğitim ve zorunlu askerlikle Kürdistan gerçeği Batı’da yaşayanlardan on yıllar boyunca saklandı. Çözüm sürecinin zorlu bir yol olması, sömürgeciliğin devam etmesinden yana olan egemen güçlerin varlığından, Kürtler üzerinde baskı ile şekillenen paralel devlet aygıtının hâlâ ortadan kaldırılmamış olmasından kaynaklanıyor.

Kürt sorunun demokratik çözümü ve kalıcı barış, sömürgeciliğin son bulması, Kürtlerin kendi kendilerini yönetebilmesi, Türkiye’nin yönetimine Kürt kimlikleriyle katılabilmesinden geçiyor. Kürt siyasi hareketi bunun yolu olarak demokratik özerkliği yani Kürt nüfusun yoğunlaştığı bölgeleri Kürtlerin yönetmesini savunuyor. Yani cumhuriyetin Kürtlere verdiği sözü tutmasını istiyor.

Devrimci sosyalistler her türden sömürgeciliğe karşıdır. Kürtler kendi kaderlerini kendileri tayin etmelidir. Ayrılma hakkı da dahil ne karar verirlerse destekliyoruz. “Bölücülük” paranoyasını yayarak yönetenler, Türkiye işçi sınıfı bölen ve mücadeleden alıkoyan Türk burjuvaları ve onların silahlı adamlarıdır. Ortadoğu’nun en kalabalık devletsiz halkının bir statüye kavuşması, Türkiye işçi sınıfını bölen devlet siyasetinin en temel parçasını da tarihe karıştıracaktır.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası