Şırnak’ın Cizre İlçesinde, 19 Ekim 2008 tarihindeki gösterilere yapılan müdahalede 9 yaşındaki bir çocuk, kafasına aldığı gaz bombası darbesiyle yaralandı.
Siirt’te, 23 Ekim 2008 günü gece saatlerinde Seyrantepe Mahallesi'nde ateş yakan gruba müdahale eden polisin 12 yaşındaki Feyzullah Ene adlı çocuğu darp etti, darp sonucunda kolu ve kafası kırıldı.
397 kişi gözaltına alınırken, 29’u çocuk olmak üzere 208 kişi olaylar ile ilgili tutuklanmıştır. Bu sadece 2008 yılının Türkiye’de bilinen bilançosu…
Dünyada her yıl binlerce çocuk açlıktan, savaştan ölüyor ya da aileleri ölüyor onlar öksüz kalıyor, sayısız çocuk mülteci olarak hayatlarına devam ediyor. İnfaz bekleyen çocuk suçlular da cabası…
Savaşın sürdüğü topraklarda Irak, Filistin, Gazze, Afganistan ve tabiî ki kürt illerinde bombalar, mayın tarlaları, polis şiddeti günlük yaşamların bir parçası olmuş durumda… 2008-in aslında çocuklar için ağır olan yukarıdaki bilançosu aksine gün geçtikçe artıyor. İnsan hakkı olan çocuk hakları ihlal ediliyor. Türkiye’ de 1995 yılında uygulamaya geçen Çocuk Hakları Sözleşmesi sadece kağıtta kalıyor.
Şu an Türkiye’de demir parmaklıklar arkasında, kötü koşullarda olan yüzlerce çocuk var. Özellikle son aylarda onlarca Kürt çocuk göz altına alındı, tutuklandı. Ergenekoncuların arazilerinden cephanelikler çıkarken onların sadece ceplerinden çıkarıp attıkları taşlar kendi yaşlarının katları kadar ceza almasına neden oluyor. “Örgüt üyesi olmak” gerekçesiyle açılan soruşturmalar ve davalar hiç bitmiyor. Diyarbakır, Hakkari, Van, Batman, Mardin, Bitlis ve daha birçok kürt ilinde yaşları henüz 12,13 olan çocuklar acımasızca tutuklanıyor. Bazıları kafalarına aldıkları dipçik darbeleriyle yaralanıyor ya da ölüyor, bazılarının ise küçücük bedenleri kurşunlara hedef oluyor.
Hukuka göre 18 yaşına gelmemiş her birey çocuk sayılır. Ağır ceza mahkemelerinde yargılanan çocukların davaları çocuk mahkemelerinde görülmelidir. Zaten kendisi yeterince adaletsiz olan Terörle Mücadele Kanunu çocuklar için iki kat adaletsiz oluyor. Bu kanunun maddeleri değiştirilmeli ve tekrar çocuklar için düzenlenmelidir.
Eylemlere katıldıkları gerekçesiyle tutuklanan ve yargılanan çocukların aileleri ve avukatlardan oluşan 'Çocuklara Adalet Girişimi' bu talepleri dillendiriyor.
Türkiye’de polis şiddetiyle erken yaşta tanışan, tutuklanan onlarca çocuk için imza kampanyası başlatıldı. “Çocuklara Adalet İstiyoruz” imza kampanyası internet üzerinden yürütülüyor. Çocuklara adalet diyenlerin imzalarını bekliyor.
Sitede “Çocuklara Adalet Arıyoruz” başlıklı metinde “Türkiye’de yaşayan tüm çocuklara değer vermenin, onları korumanın hepimizin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. 18 yaşına dek tüm bireyler, yargı sürecinde dahi olsalar “çocuktur” ve tüm çocukların çocuğa özgü koşullarda yargılanması gereklidir. Suça yöneltilen çocuklar için özgürlüğünden yoksun bırakma son çare olmalı, hiçbir çocuk haklarından mahrum kalmamalı ve her koşulda eğitim hakkını kullanabilmelidir” deniliyor.
Metinde Çocuk Hakları Bildirgesi’ne de yer verilmiş. http://www.cocuklaraadalet.com internet adresi üzerinden yürütülen kampanyaya şu ana kadar 1500’ü aşkın kişi imza attı.
Çocuklar İçin Adalet kampanyası bir çok toplantı gerçekleştirdi. Aktivistler Diyarbakır ve diğer illerdeki davalara katılıyor. Son olarak Hakkari’de polisin çocuklara vahşice saldırısını bir eylemle protesto ettiler.
İrem Nur Aksu
Şirin Cemgil’in Rakel Dink’e mektubu
Şirin Cemgil’i geçen hafta kaybettik. 68 kuşağının militan kadınlaından biriydi. Sevgilisi Sinan Cemgil Nurhak Dağları’nda devlet tarafından katledilmişti. Sevgilisi yine kurşunlarla alınan Rakel Dink’e yazdığı mektup ta asla kurşunlanamayacak sevgisiyi anlatmıştı. Şirin Cemgil’i saygıyla anıyoruz.
Sevgili Rakel,
Sizi tanımıyorum ama acıyı, o gururla taşınan acıyı tanıyorum.
Sevgilinin kurşunlanmasının yarattığı o yoğun, o hiçbir yerlere sığdırılamayan acıyı. Ama asla kurşunlanamayacak olan sevgiyi de.
Benim sevgilimi yıllar önce 1971' lerde Nurhak'ta kurşunlayan ellerle, sizin sevgilinizi 2007'de İstanbul'da kurşunlayan ellerin arkasında duran karanlığı da tanıyorum. Buna karşı duran bizlerin bütün yeryüzünü kaplayan kardeşliğini tanıdığım ve yaşadığım gibi.
Yeryüzünde sessiz çığlıkların yansıdığı yerler çok ve sessiz çığlıkları hatırlatan tarihler de saymakla bitmez. Yıllar öncesinde ve zamanımızda yaşanan soykırımlar, katliamlar, işkenceler, paylaşım savaşlarının bombaları vb. vb. Kendimizin doğrudan yaşadıklarımız bir yana, doğrudan yaşamadığımız insanlığın çektiği acılar bazen bir kitaptan, bir filimden, bir fotoğraftan veya bir müzikten çıkarak ulaşıyor insana. Ya da kendi anılarımızdan, her hangi bir çağrışımla çıkıp geliyorlar karşımıza, gerçeğe tutkulu bilincimizin bir yerinden süzülüp çıkıveriyorlar önümüze. Elbette yalnız acılar değil ulaşan, sevinçler, mutluluklar, devasa üretimler, buluşlar, destanımsı direnişler ve sevgi...
Sizin mektubunuz da bir gazeteden ulaştı buraya ve bana. Düşündürdü, kıvandırdı, içimdeki duyguların bazılarıyla rezonanslar oluşturdu.
Bunları size ulaştırmak ve ağlayarak okuduğum derin ve anlamlı mektubunuza katıldığımı, acınızı paylaştığımı yazmak istedim.
Tanımıyor da olsam sizi ve çocuklarınızı bağrıma basar, sevgiyle gözlerinizden öperim Rakel.
Şunu da eklemeliyim, büyük şair Nâzım Hikmetin dediği gibi: “Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar,/her mili bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var/Dostlar, ki bir kere bile selamlaşmadık/aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz” Eşiniz Hrant da böylesi bir ekmek, böylesi bir hürriyet ve böylesi bir hasret için ölümü göze alan tanışmadığımız dostlardandı.
Selamlar... Sevgiler... Dostluklar...
Şirin Cemgil 6 Şubat 2007 Duisburg/Almanya
Bugün 23 Nisan!
23 Nisan “Çocuk Bayramı her yerde coşkuyla kutlandı.” Haberler hep böyle yazılır bu günde. Ama yaşananlar pek de bayram olmadı kürt çocuklarına. Onların bayramı değil bu.
O gün Hakkari’ de bir çocuk öldü, biri ise ağır yaralandı. 14 yaşında bir çocuk dipçikle başına vura vura öldüresiye dövüldü. Sadece Kürt olduğu için.
Özel harekatçı polisin nefreti Kürt sorunun ne olduğunu gözler önüne serdi. 23 Nisan’ın büyük bir sahtekarlık olduğunu da.
Panzer üzerlerine devrildi
Kimi taş attığı için tutuklanıyor. 24 saat aç ve susuz bırakılarak mahkemeye çıkarılıyor.
Kim öldüresiye dövülüyor, işkence görüyor.
Kimileri ise 12 yaşındaki Uğur Kaymaz gibi kurşunlarla taranıyor.
Başına bunlar gelmeyen Kürt çocuklarına kaçış yok.
Panzer geliyor, üzerlerine veriliyor.
Van’da bir çocuk öldü, ikisi ağır yaralandı.
Bir gün önce çocukların bayramıydı.
Tüm politikacılar çocukları ne denli sevdiklerini anlatmıştı.