Roni Margulies
Diyarbakır’da “Emperyalist Küreselleşme Açmazı ve Alternatif” başlıklı toplantıda, açmazı anlattıktan sonra “alternatif” olarak Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde kurulan yeni sol partilerden söz ettim.
“Kürt illerine karışmam, ama Türkiye’de yeni bir kitlesel sol partiye ihtiyacımız var” dedim.
Hem sorulan sorular, hem toplantı sonrasında sohbetler hep çatı partisi hakkında oldu. Çatı partisi, aslen DTP tarafından ortaya atılan ve desteklenen bir fikir olduğu için, belli ki buralarda çok konuşulmuş, propagandası yapılmış.
DTP’nin bu fikri artık fazlaca savunduğundan pek emin değilim, ama vazgeçtiğini ilan etmiş olmadığı için, buralarda hâlâ bir beklenti var.
Çatı partisi fikrine özellikle sıcak bakan Türk örgüleri, daha önce DTP ve öncülleriyle seçim ittifakı yapmış olan EMEP ile SDP idi. EMEP, bu işten çekildiğini geçenlerde ilan etti. SDP ise ciddice iç sorunlar yaşamış galiba. Yani çatı partisi pratik olarak artık çok mümkün görünmüyor.
Ama görünseydi bile, yanlış bir fikirdi. İki nedenle.
Birincisi, Türk solunun mevcut örgütleri ile DTP’yi bir çatı altında biraraya getirmenin kime ne faydası olacağını anlamak zor. Bu işe olumlu bakması imkânsız olmayan örgütlerin (yani TKP, ÖDP ve Halkevleri dışındaki örgütlerin) hepsini toplasak, toplumsal bir anlamı olan bir rakam çıkmaz ortaya. Yani çatı partisi bir fil ile sekiz pirenin birlikteliğine benzer. Sekiz pire filin boyunu büyütmez, file bir faydaları olmaz. Filin de pirelere bir faydası olmaz, pireler ezilir gider.
Yani Türk halkının radarında tek bir ses çıkaramayan, bilincinde hiçbir yeri olmayan sekiz örgütün DTP’ye bir faydası olmaz. DTP’nin de bu örgütlere bir faydası olmaz, sadece “Kürtlerin katakullisine gelmişler” diye düşünülmesine yol açar.
Keşke böyle olmasa, ama böyle. Acı, ama gerçek.
İkincisi, somut durum böyle olmasaydı bile, çatı partisi amaca hizmet etmezdi. Amaç ne? Kemalizm ve milliyetçilik ile arasına kalın çizgiler çeken, Kürt sorununun barışçıl çözümünden yana olan ve dolayısıyla Kürt Açılımı’nı destekleyen (AKP’ye hizmet mi ediyorum diye kaygılanmadan destekleyen), darbelere ve darbecilere karşı olan ve Ergenekon davasının arkasında duran (AKP’ye hizmet mi ediyorum diye kaygılanmadan duran), yeni ve kitlesel bir Türk solu yaratmak.
Bu saydıklarım, yeni solu CHP’den ve mevcut solun geniş kesimlerinden ayıran kalın çizgiler. Bunların yanı sıra, neoliberalizme ve piyasanın egemenliğine karşı olmak, parasız eğitim ve sağlık hizmetleri talep etmek gibi bildik ve eski özellikleri de olacaktır elbet bu yeni solun.
Yeni bir Türk solunu, Kürt hareketinin şemsiyesi altında yaratmak mümkün değildir. Olamaz. O başka iştir, bu başka iş. Kimse bunu ciddiye almaz.
Yapılması gereken, bu tarafta bir dizi başka talebinin yanı sıra Kürt hareketinin taleplerini savunan, Kürt hareketinin doğal müttefiği olan yeni bir kitlesel sol yaratmaktır.
Türk solunun Kürt hareketine yapabileceği anlamlı katkı budur. Çatı partisi değil.