Alex Callinicos
Yunanistan'ı "kurtarmak" işçilere kemer sıktırmak anlamına geliyor. Bu da, Avrupa'nın en militan işçi sınıfının direnişiyle karşı karşıya gelmek demek.

5 Mayıs'taki genel grev çok önemliydi. Yunanistan genel grevlerin bolca yaşandığı bir ülke, ama bu grev iyi bir genel grevden fazlasıydı. İşçilerin gerçek isyanının niteliklerini taşıyordu.

Muazzam kalabalıklar Atina'nın orta yerinde, Anayasa Meydanı'nda parlementoya girmeye çalışırken çevik kuvvetle yüzyüze geldiler.

Mücadele, işçilerin öfkelerini göstermeye yetecek bir günlük genel grevin ya da bir günlük genel grevler silsilesinin ötesine ilerliyor.

Saldırıların ölçeği -kamu hizmetlerindeki, ücretlerdeki ve emekli maaşlarındaki kesintiler ve emeklilik yaşının yükseltilmesi- öyle bir seviyedeki, bu saldırıları durdurmak için mücadelenin seviyesi de o kadar yüksek olmalı.

Bir günlük genel grevler artık yeterli değil. Mücadelenin, en çok tehdit altındaki işçilerin süresiz grevlerine ihtiyacı var.

Enerji işçileri yakında greve başlayabilirler. Eğer bu grev tam katılımla sağlanırsa Yunanistan'da hayat tümüyle durabilir.

Fakat mücadelenin büyük bir problemi var. Avrupa'nın en radikal soluna Yunanistan'ın sahip olmasına rağmen soldaki baskın güçler mücadeleyi gerçekten yükseltmiyorlar.

Yunanistan Komünist Partisi kitlesel bir parti ama son derece sekter. Onların stratejisi "Krizin çözümü bizde, bize oy verin." demek.

Radikal sol koalisyon, Syriza, oportünist politikalarla devrimci söylemi birbirine katmanın muğlaklığıyla geçindi hep. Bu muğlaklık devam edemez.

Sosyalist İşçi Partisi (SWP)'nin kardeş örgütü SEK, mücadeleyi daha fazla etkileyen ve önemli güçleri cezbeden Antarsya adlı antikapitalist koalisyonda yer alıyor.

Savunmasız
Yunanistan'dan bir adım geri çekilip baktığımızda, kriz sebebiyle kemer sıkma programlarının tüm Avrupa'ya nasıl yayıldığını görüyoruz. Piyasaları yatıştırmak için savunmasız hükümetler gittikçe artan şiddette kemer sıkma programlarını uygulamaya başladılar.

İspanya'da, Portekiz'de böyle oldu ve açık ki burada da [İngiltere'de de] aynı şey oluyor.

Ekonomik krizin aslında bittiği illüzyonu yok oldu ve liderlerin anahtar olarak gördükleri soru, yeniden ekonomik kalkınmanın nasıl sağlanacağı sorusu, ortadan kalktı.

Piyasalar vaziyetin ne kadar kırılgan olduğunun farkına vardı ve zenginler 'çift dip'li durgunluk olasılığından korkuyorlar.

Kapitalist sınıf için bu bir kâbus senaryosu. 1930'daki kronik durgunluk on yıl sürmüştü ve birbiri ardına farklı aşamalardan geçmişti. Mevcut kriz de 1930'daki krizle karşılaştırılabilir nitelikte.

Mevcut krizin şu anki aşaması "devlet borçları problemi" olarak adlandırılıyor.

Bu borçlar, hükümetlerin biriktirdikleri borçlardan meydana geliyor ve özellikle euro bölgesinde krizlere sebep oluyor.

Hükümetler krizi savuşturmak için muazzam ölçeklerde borç paralar alıp harcadılar ve devlet borçlarını arttırdılar.

Kamu borçlarının bu genel krizi euro bölgesinin yapısal kusurlarıyla da birleşti. Euro bölgesinin iki temel kusuru var.

Birincisi, euro sadece parasal birliğe dayanıyor, finansal bir birliğe değil. Avrupa Birliği'nin, Avrupa çapında vergileri ve harcama politikalarını belirleme yetkisi yok ve bu yüzden krizle mücadele etmek ulus-devletlerin başına kalıyor.

İkincisi; euro, dev ihracat makinesi Almanya'yı çok daha zayıf ekonomilerle bir araya getiriyor. Bu devletler çok miktarda Alman malı ithal ediyorlar ve bunları karşılayabilmek için özellikle Alman ve Fransız bankalarından ağır borçlar alıyorlar.

Yunanistan'ı kurtarmak diye bahsedilen şey aslında Fransız ve Alman bankalarını kurtarma çabası. Eğer Yunanistan borçlarını ödemezse, zaten genel kriz ile zayıflamış olan bankalar çok daha derinden sarsılacak.

Euro bölgesindeki ekonomik sakatlıklar zehirleyici bir karışım yaratıyor.

 

*Bu yazı, Alex Callinicos'un SWP Parti Konseyi'nde yaptığı konuşmadan aktarılmıştır.

Çeviri: Burak Demir


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası