Hatay'ın İskenderun İlçesi'nde görev yapan Anadolu Episkoposluğu ve Havarisel Vekili Luigi Padovese, evinde uğradığı bıçaklı saldırıda hayatını kaybetti. Padovese'nin, Murat adındaki şoförünün bıçaklı saldırısına uğradığı ve ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdiği bildirildi.
Vatikan Basın Sözcüsü Peder Federico Lombardi, cinayetin hangi ortamda hangi nedenle işlendiğinin aydınlatılmasının gerektiğini belirterek, cinayeti, Hristiyanların azınlık konumunda olduğu ülkelerde hep takibata maruz kaldıkları biçimindeki yaygın kanaati perçinleyici bir gelişme olarak niteledi.
İzmir Başpiskoposu Ruggeo Franceschini ise, Padovese'yi öldüren şöförünün akli dengesinin yerinde olmadığıyla ilgili iddialara değinerek, "Murat'ı sakin biri olarak tanıyorum. Psikolojik yardıma ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Polisin söylediklerine inanmak çok zor" dedi. Franceschini ayrıca, Padovese'nin bir süre önce de bir motorsikletle ezilmeye çalışıldığından bahsetti. Koruma eşliğinde görev yapamayacaklarını, diyaloğun şart olduğunu belirten Franceschini, "Aksi takdirde Türkiye’yi terk etmek daha iyi. Ben böyle düşünüyorum. Bu düşüncemi Türk yetkililerden de saklamıyorum" diye konuştu.
Vatikan Hristiyan Birliği Komitesi Başkanı Kardinal Walter Kasper, olayla ilgili olarak "Gizlerle dolu bir cinayet" yorumunu yaptı. Daha önce İskenderun'da aynı görevde bulunan Kardinal Sergio Sebastiani ise, cinayetle ilgili "Santaro gibi fanatizm atmosferinde öldü" dedi.
Irkçılığın körüklenmesi cinayetleri tetikliyor
Gerekçeleri açık bir biçimde politik olmasa dahi, Türkiye'de son yıllarda yaratılmaya çalışılan milliyetçi-ırkçı ortam, azınlıklara ve gayrimüslimlere yönelik cinayetleri tetikliyor. 2007'de düzenlenen cumhuriyet mitinglerindeki "misyonerlik" kışkırtmalarından birkaç gün sonra Malatya'da Zirve Yayınevi basılıp üç kişi katledilmişti. 2006 yılında, Trabzon'da Santa Maria Katolik Kilisesi'nin İtalyan papazı Andrea Santoro tabancayla vurulmuştu. Fikirleri sebebiyle TCK'nın ırkçı 301. maddesinden yargılanırken aleyhinde bir linç kampanyası başlatılan Ermeni aydın Hrant Dink, devlet yetkililerinin haberdar olduğu örgütlü bir cinayete kurban gitti. Açığa çıkarılan darbe planlarında, hükümetin devrilmesine toplumsal zemin hazırlamak için, azınlıklara yönelik korkunç provokasyonlar yapılması öngörülüyordu.
Gayrimüslimlere yönelik cinayetlerin sorumluluğu, asıl olarak milliyetçiliği tırmandırmak isteyenlerin omuzlarındadır.
Darbe planlarında belirtildiği biçimiyle, Agos okurlarını fişlemek, gayrimüslimlerin oturduğu yerleri ayrıntılı şekilde tespit ederek buralarda azınlıkları korkutmaya yönelik faaliyetlerde bulunmayı hedefleyenler bu cinayetlerin baş aktörleri olmaya devam ediyorlar.
Türkiyeli gayrimüslimlerin katledilmesine engel olmak için, en başta yaratılan bu ırkçı atmosfere dur demek gerekiyor.