Doğan TARKAN
Onlarca yıldır diktatörlükler altında yaşayan yüz milyonlarca emekçi 2011 yılında hemen hemen bütün Arap ülkelerinde ayaklandı. Tunus, Mısır ve Libya’da diktatörler devrilirken Bahreyn, Yemen ve Suriye’de ayaklanmalar sürüyor.
Arap halklarının işi zor. Onlarca yılın örgütsüz toplumları ayaklanmayı, devlet baskısına karşı dürenmeyi başardılar ama yıktıklarının yerine ne koyacakları konusunda net değiller.
Özgürlük istiyorlar ama bu özgürlüğe nasıl ulaşacaklarını tam bilmiyorlar. Özgürlük istiyorlar ama örgütlü değiller. Mücadele içinde öğreniyorlar ve örgütleniyorlar.
Bunun için Mısır’da Tahrir Meydanı yeniden devrimin merkezi oldu. Polis ve askerlerle devrimciler günlerdir çatışıyor. Devrimciler Tahrir meydanını karşı devrime vermiyorlar.
Seçimler de bu durumu değiştirmedi. Nüfusun kabaca yarısı seçimlere katılmadı.
Türkiye’de ulusalcı, laikçi sosyalistler Arap devrimlerini görmemeye, kabullenmemeye çalışıyorlar. Diktatörlüklerin yıkılışını, günler boyu milyonlarca insanın bütün devlet şiddetine rağmen sokaklara çıkışını anlayamıyor. Mücadelenin insanları nasıl değiştirdiğini kavrayamıyorlar.
Onlar aşağıdan hareketlerden iğreniyor, onları küçümsüyorlar.
Türk ulusalcı sosyalistleri yukarıdan devim olur sanıyorlar. Partilerinin devrim yapacağına inanıyorlar, bunun için “işçiler partiye, parti iktidara” diyolar.
Oysa devrimler böyle olmuyor. Tusya’da 1905’de, 1917 Şubay devriminde olduğu gibi tam da ne istediklerini bilmeyen emekçi yığınlar bir anda iktidarları, rejimleri yıkıyorlar ve yeni bir kapı açılıyor.
Emekçiler devrim sırasında öğreniyorlar, taleplerini biçimlendiriyolar. Eğer devrimci, bir parti varsa bu daha kolay, yoksa süreç uzuyor, belki de emekçiler yeniliyor.
Almanya’da 1919 yılında işçilerin yığınsal bir partisi vardı ama devrime önderlik etmediği gibi burjuvazinin yanında tutum alıp devrimin karşısına geçti. Yeni kurulan devrimci parti ise büyükj yığınları yönlendiremedi. Devrim yenildi.
Türk ulusalcı sosyalistleri Ortadoğu’da karşı devrimin her atılımında adeta seviniyorlar. Karşı devrimcilerin hikayelerini, yalanlarını önümüze koyuyor. Kaddafi’yi, Esad’ı anti emperyalist yapıyorlar. Ayaklanan yığınlardan nefret ediyorlar.
Ne var ki dünyada durum böyle değil
ABD’de Wisconsin’de, İspanya’da Madrid ve Barselona’da işçiler Tahrir diyerek harekete geçtiler. Wisconsin’de 3 hafta meclisi işgal ettiler.
Yunanistan’da ve daha birçok ülkede işçiler krizin yükünün sırtlarına yüklenmesine karşı genel greve çıkarken Tahrir diyorlar.
Wall Street’i İşgal Et hareketi Tahrir’den öğrendi.
Hareket Wall Street’te başladı hızla bütün dünyaya yayıldı.
Şimdi işçiler Tahrir’den, Tahrir işçilerden öğreniyor. Küresel bir ayaklanma, küresel bir intifada yaşanıyor.
Ayaklananların bir çok eksiği var. En başta örgütsüzlük. Tek tek ülkelerde ve uluslararası düzeyde. Devrimci marksistler bu eksiği gidermek için canla başla çalışıyor, her yerde özgürlük mücadelesine sahip çıkıyor, destekliyor, işçi hareketlerinin içinde yer alıyor.
Türkiye’de de emekçiler Tahrir’den, Arap devrimlerinden öğrendi.
Türkiye’de de emekçiler özgürlük istiyor. Yıllardır askeri vesayete karşı yığınsal gösteriler yapılıyor. Kürt özgürlük hareketini desteklemek için gösteriler yapılıyor.
Bu süreci hızlandırmak gerekir. Ancak herşeyden önce Arap Devrimleri’nden ve dünyadaki hareketten öğrenmek gerekir.