Can Irmak ÖZİNANIR
Ne zaman bir nefret söyleminin meşrulaştırılması gerekse egemenler ve onların milliyetçi dostları "ifade özgürlüğü" kavramına sarılıyorlar. Fransa'nın Ermeni soykırımını reddetmeyi suç sayan yasayı çıkarmasında da tartışma ifade özgürlüğüne indirgendi. Bir anda ifade özgürlüğü savunucusu hâline gelen milliyetçiler, Türkiye'de her şeyi ifade etmek özgürmüşçesine Fransa'ya özgürlük dersleri vermeye başladı. Milliyetçilerin ifade özgürlüğünden anladığı şeyle, sosyalistlerin anladığı şey birbirinden bütünüyle farklı. Milliyetçiler, ürettikleri nefret söylemini "ifade özgürlüğü" altında güvenceye almaya çalışırken sosyalistler için ırkçı, cinsiyetçi, homofobik herhangi bir söylem ifade özgürlüğü altında değerlendirilemez. Örneğin, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in "terör" hakkında söyledikleri ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez.
Sınırsız ifade ve örgütlenme özgürlüğü
Sosyalistler, sınırsız söz söyleme, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü savunurlar. Gerçek bir demokraside söz söyleme önünde engeller olmamalıdır. Bu da yeterli değil. İnsanlar savundukları fikirler doğrultusunda örgütlenebilmeli ve örgütlenme hakkı güvenceye alınmalıdır. Devletin veya milletin " çıkarları" doğrultusunda bu özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı mücadele edilmelidir. Türkiye'de böyle bir atmosfer olmadığı çok açık. Devlet, kurulduğu günden bu yana çeşitli gerekçelerle ifade özgürlüğünü katlediyor. İstiklal Mahkemeleri'nden başlayıp, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 141-142-163'üncü maddeleriyle devam ettirilen ifade özgürlüğü kısıtlaması, günümüzde Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve TCK'nın 301. maddesi ile sürdürülüyor. "İfade özgürlüğü" kimilerinin aklına ancak darbeciler, faşistler ve ırkçılar için koruma gerektiğinde geliyor.
Nefret söylemi ve inkâr ifade özgürlüğü sayılamaz
"Ermeni soykırımı vardır" demenin yasak olduğu Türkiye'nin, Fransa'ya ifade özgürlüğü dersi vermesi oldukça ironik. Nefret söylemi gibi soykırım inkârcılığı da ifade özgürlüğü değildir. Faşizm döneminde büyük bir Yahudi soykırımının yaşandığı Almanya'da, "Yahudi soykırımı yoktur" demek, Nazilere ait semboller kullanmak yasaktır. Avrupa'daki antifaşist mücadele faşist partilerin "örgütlenme özgürlüğü"ne karşı mücadele eder. Dünyanın dört bir yanında faşistler gösteri yapmaya çalıştığında antifaşistlerin kitlesel tepkisiyle karşılaşırlar.
İfade özgürlüğünün en küçük kırıntısını bile yok etmek isteyenlerin, ifade ve örgütlenme özgürlüğü olamaz. Avrupa'nın büyük bir çoğunluğunda faşist parti kurmak yasaktır, faşist partiler varsa da faşist olduklarını açıkça ifade edemezler. Gene pek çok ülkede nefret söylemi suç kabul edilir. Irkçı, cinsiyetçi, homofobik, antisemitist ifadeler veya göçmenleri dışlamaya dönük ifadeler, "özgürlük" kapsamında değerlendirilmez.
İfade özgürlüğünün garanti altına alınması ancak nefret suçlarının ve faşizmin "özgürlük" kapsamının dışında bırakılmasıyla mümkündür. Bu, toplumsal bir mücadelenin ürünüdür ve geri adım atılması beklenemez.
Türkiye, Fransa'ya "ifade özgürlüğü" dersi vereceğine bir an önce ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engelleri kaldırmalı ve nefret suçları yasası çıkarmalıdır.