Ahmet Abaci
"Kapitalizm, hep ilerlemek zorunda olan, aksi takdirde devrilen o meşhur bisiklet gibidir ve şirketler, duvara toslamadan önce kimin daha hızlı pedal çevirdiğini görmek için yarışıyorlar."
Susan George
Şu an üretimde hiçbir değişiklik yapmadan en az 12 milyar insanı refah içerisinde yaşatacak gıda varken kaynakların kıt olduğu yalanını neden söyleme ihtiyacı hissediyorlar?
İnsanların günlük A vitamini ihtiyacını bir havuçtan sağlayabilecekken, dünyada her yıl a vitamini eksikliğinden kör olan 500bin çocuğa; son teknoloji ürünü GDO'lu a vitaminince zengin "altın pirinç" önermesiyle aynı nedenden.
Ürettiği karbondioksit ile küresel ısınmaya yol açan bir teknolojiyi kullanmaya devam ederken; küresel ısınmayı gıda fiyatlarının artmasını sağladığı için bunu durduramayacak olmasıyla aynı nedenden.
GDO'lu tarım ile dünyanın ekolojik çeşitliğine zarar vererek, diğer yerel gıdaların kısırlaşmasına yola açmasıyla aynı nedenden.
Her yıl Türkiye'de resmi rakamlara göre 1200-1500 işçiyi, iş cinayetleriyle öldürürken ve çevreyi geri dönüşü olmayacak şekilde kirletirken; hala termik santral ve nükleer santral yapmak için ısrar etmesiyle aynı nedenden.
Şirketler, dışsallaştırma mekanizmalarıdırlar. O tek bir işi yapmak için programlanmış bir makinadır. Ve bunu yaparken dünyada yol açtığı sorunlar onun maliyet hesabına katılmamışsa sorunu değildir. Bu yüzden çevreyi kirletmek, insan sağlığını bozmak gibi zararlara yol açtığında başkasının sorunu olur. Şirketlerin herhangi bir cezaya karşı ahlaki sorumluluk geliştirmeleri de beklenemez. Verilen cezalar sadece maliyet olarak görülürler. Çevreye zarar vermenin maliyeti, elde edilecek kardan az ise her türlü zararı verebilecek psikopat karakterli "kişi"lerdir. Aynı nedenden ötürü sosyal sorumluluk geliştirmeleri mümkün değildir.
Dolayısıyla onlara kafa tutabilecek tek gücü, %99'u harekete geçirmeliyiz. İhtiyacımız olan tek şey kitlesel bir hareket. Bu hareket başladı. Henüz küçük ama bütün kıtalarda var ve hızla büyüyor.